4 Başlıkta Veri Merkezlerinin Gizemli Dünyası
Daha önce veri merkezlerinin hayranlık uyandıran dünyasını keşfetmiştik. Şimdi ise bu devasa teknolojik yapıların perde arkasına bir adım daha atıyoruz. Veri merkezleri yalnızca verileri depolama ve uygulamaların hayata geçirilmesiyle kalmaz; aynı zamanda güvenlik, mühendislik ve çevresel yönetim açısından kusursuz bir uyum içinde çalışır.
Bu yazıda, veri merkezlerinin işleyişine dair bazı detayları ele alıyoruz. Hazırsanız başlayalım.

İçindekiler
1. Fiziksel Güvenlik
Veri merkezlerinin kapıları, sıradan bir otopark bariyerinden biraz daha karmaşık. Burada her şey kimlik doğrulama üzerine kurulu. Kapıdan içeriye adım atmak, adeta gizli bir kulübe kabul edilmek kadar zor.
Kartlı Geçiş Sistemleri
Kartlı geçiş sistemleri, yetkilendirilmiş personelin giriş-çıkışlarını kontrol etmek için kullanılır. Her çalışana tanımlı kartlar, belirli alanlara erişim izinlerini sınırlandırır.
Kart okuyucular genellikle şu şekilde çalışır:
Manyetik veya RFID Teknolojisi: Kart üzerindeki manyetik şerit veya çip, okuyucu tarafından tanımlanır.
Zaman ve Erişim Kontrolü: Kartların yalnızca belirli saatlerde geçiş izni olabilir, bu da ekstra bir güvenlik katmanı sağlar.
Biyometrik Tarayıcılar
Biyometrik sistemler deyince aklınıza parmak izi okuyucuları, retina tarayıcıları ve yüz tanıma sistemleri gelsin.
Bu cihazların çalışma prensibi oldukça etkileyici:
Parmak İzi Okuyucuları: Derinizin yüzeyindeki eşsiz izleri (evet, o parmak uçlarındaki kıvrımları) tarar ve kayıtlı bir modelle eşleştirir. Eğer eşleşme yoksa, kapı sizi kimseye güven olmaz modunda dışarıda bırakır.
Retina Tarayıcıları: Gözünüzün arkasındaki damar yapısını analiz eder. Evet, resmen iç dünyanızı okuyor!
Yüz Tanıma Sistemleri: Cihaz, yüz hatlarınızı üç boyutlu bir harita gibi analiz eder ve veri tabanında kayıtlı profille karşılaştırır.
Bu sistemler sadece girişte bulunmaz, birden çok noktada bulunur. İçeri girdikten sonra bile rahat yok; yanlış bir şey yaparsanız, sistem hemen harekete geçer.
CCTV ve Hareket Sensörleri
Modern veri merkezlerinde kameralar ve hareket algılayıcılar, güvenliğin ikinci hattıdır. Ancak bunlar sadece izlemek için değil; şüpheli davranışları analiz etmek için yapay zeka desteklidir.
Hareket Sensörleri: Kızılötesi ışınlar yayarak hareketi algılar. Eğer sensörün yayılan ışınları normalden farklı bir hızda geri dönerse, bir hareket algılanır. Şüpheli bir kişi mi? Alarm, harekete geç!
Kameralar: Sadece kayıt almakla kalmaz, şüpheli davranışları gerçek zamanlı analiz eder. Örneğin, bir kişi belirli bir alanı izinsiz mi geçiyor? Kamera görüntüyü işaretler ve güvenlik ekibine bildirir.
2. Ortam İzleme: Cihazların Yaşam Koşullarını Koruma
Bir veri merkezi, hava koşullarına karşı son derece hassastır. Nem, sıcaklık, toz… Hepsi bu cihazların can düşmanıdır. İşte bu yüzden ortam izleme sistemleri devreye girer.
Sıcaklık Sensörleri
Cihazlar, sıcaklığa karşı çok hassastır. İşte burada termistör ve termokupl devreye girer:
• Termistör: Sıcaklığa bağlı olarak direncini değiştirir. Sıcaklık arttığında direnç azalır, azaldığında artar. Bu değişimler, sensörün sıcaklık hakkında veri göndermesini sağlar.
• Termokupl: İki farklı metalin birleşim noktasındaki voltaj farkını ölçerek sıcaklığı belirler. Oldukça hassastır ve saniyeler içinde bilgi verir.
Ama dikkat, sensörlerin işi sadece ölçmektir. Sıcaklık arttığında ya da azaldığında bir çözüm üretmezler. Bu görevi klimalara veya soğutma sistemlerine bildirirler. Örneğin:
“Hey, sıcaklık 30 dereceyi geçti, bir şeyler yapın!“
Nem Sensörleri
Nem sensörleri, ortamdaki havanın su buharı miktarını ölçer. Çalışma prensibi genelde kapasitif nem ölçer teknolojisine dayanır:
• Nem arttığında, sensörün yüzeyinde bir kapasitans değişikliği olur. Bu değişim elektrik sinyallerine dönüştürülerek ortam izleme sistemine gönderilir.
• Aşırı nem varsa, klimalar hemen kurutma moduna geçer. Düşük nem mi? Hemen nemlendiriciler devreye alınır.
Duman Algılama Sistemleri
VESDA (Very Early Smoke Detection Apparatus) sistemleri, yangın algılamada veri merkezlerinin can dostudur.
Çalışma prensibi:
• Havayı sürekli olarak çeker ve içindeki partikülleri lazer ışınlarıyla analiz eder. Duman partikülleri algılanırsa, sistem alarm verir.
• Yangını daha başlamadan durdurmak için bu kadar hassas bir sistem gerekir. Su değil, genelde gazlı söndürme sistemleri (FM-200, Novec 1230) devreye girer, çünkü cihazları korumak önceliklidir.
VESDA Sistemleri hakkında daha detaylı bilgi için bu videoyu izleyebilirsiniz.
3. İklimlendirme: Cihazların Terlemesine Asla İzin Verilmez
Veri merkezlerinde klimalar, sıcaklık ve nem kontrolünde kilit rol oynar. Ancak buradaki klimalar bizim evdeki “vantilatör modundaki” klimalardan biraz daha fazlasıdır.
Hassas Kontrollü Klimalar
Hassas kontrollü klimalar, oda sıcaklığını neredeyse “milimetrik” bir hassasiyetle ayarlar:
• Ortam sıcaklığı, sıcaklık sensörlerinden gelen verilerle sürekli izlenir.
• Kapalı devre soğutma sistemi kullanılır. Bu sistemde hava, bir soğutucu sıvıdan geçirilir ve temizlenmiş, soğutulmuş şekilde geri gönderilir.
• Sistem, nem kontrolü de yaparak havanın optimum seviyede kalmasını sağlar.
SNMP ile Bağlantı
Hassas klimalar, SNMP (Simple Network Management Protocol) desteğiyle ortam izleme sistemlerine entegre çalışır. Bu ne anlama geliyor?
• Klimanın kendi içindeki hatalar (gaz eksikliği, kompresör arızası) anında SNMP protokolü aracılığıyla izleme sistemine iletilir.
• Bu veriler gerçek zamanlı olarak IT ekibine ulaştırılır. Örneğin: “Kompresör çalışmıyor, sıcaklık artışı yaşanabilir.“
En Kritik Veriler
Klimalar yalnızca soğutma yapmaz, aynı zamanda şu hayati verileri ortam izleme sistemine sağlar:
• Çıkış ve giriş hava sıcaklığı
• Ortam nem oranı
• Kompresör durumu
• Filtre tıkanıklığı durumu
4. Enerji Yönetimi: Güç Asla Bitmez
Enerji kesintisi? Unutun gitsin! Veri merkezlerinde, UPS ve jeneratörler bu tür durumlara karşı kusursuz bir hazırlık içindedir.
UPS (Kesintisiz Güç Kaynağı)
UPS, veri merkezinin enerji kesildiği anda devreye giren süper kahramanıdır. Çalışma prensibi:
• Elektrik kesildiğinde, UPS depoladığı enerjiyi devreye sokar.
• Bu süre genellikle birkaç dakika sürer ve jeneratörler devreye girene kadar sistemi besler.
UPS’lerde aküler, bu sistemin bel kemiğidir. Aküler hakkında detay:
• Kurşun-Asit Aküler: En yaygın kullanılan akülerdir. Düşük maliyetlidir, ancak düzenli bakım gerektirir.
• Lityum-İyon Aküler: Daha uzun ömürlüdür ve hızlı şarj olur, ancak maliyetleri yüksektir.
UPS’nin en önemli verileri şunlardır:
• Batarya doluluk oranı
• Çıkış voltajı
• Yük kapasitesi
• Akü sıcaklığı (akü ömrünü etkiler)
SNMP ile UPS İzleme
UPS sistemleri, SNMP protokolüyle izleme sistemine bağlanır. Bu sayede:
• Bataryanın ne kadar enerji sağlayabileceği
• Şebeke elektriği geri gelmeden sistemin ne kadar süre dayanabileceği
• Olası batarya sorunları gibi kritik bilgiler gerçek zamanlı olarak izlenebilir.
Jeneratörler
Jeneratörler, uzun süreli enerji kesintilerinde devreye girer. Dizel veya doğal gazla çalışan bu sistemler, UPS’in görevini devralır. Jeneratörlerin en kritik verileri:
• Yakıt seviyesi
• Motor sıcaklığı
• Çalışma süresi
Veri merkezleri, günlük hayatımızın sorunsuz bir şekilde işlemesini sağlayan görünmeyen kahramanlardır. Fiziksel güvenlik, ortam izleme, iklimlendirme ve enerji yönetimi gibi her detay, bu devasa makinelerin kusursuz çalışmasını garanti altına alır.
Her biri, dünyamızın bel kemiği olan bu merkezlerin ne kadar karmaşık ve etkileyici olduğunu bir kez daha gösteriyor!
Veri merkezlerinde elektrik kesintileri sırasında operasyonların nasıl kesintisiz sürdürüldüğünü öğrenmek için ilgili yazımıza göz atabilirsiniz.
Tüm yazılarımızı incelemek ve detaylı bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Faydalı olması dileğiyle.